
Davranım Bozukluğu
Davranım bozukluğu, çocukluk ve ergenlik döneminde sıklıkla görülen, bireyin sosyal normlara, kurallara ve başkalarının haklarına uygun davranışlar sergileyemediği bir durumdur. Bu rahatsızlık, genellikle saldırganlık, kuralları sürekli ihlal etme ve empati eksikliği gibi belirtilerle kendini gösterir. Özellikle okul çağındaki çocuklarda daha belirgin hale gelir ve erken müdahale edilmezse ilerleyen dönemlerde bireyin hayatında daha büyük sorunlara yol açabilir.
Davranım bozukluğu olan çocuklar ve gençler, çevreleriyle uyum sağlamakta ciddi zorluklar yaşayabilir. Bu bireyler genellikle otoriteye karşı gelir, okulda disiplin problemleri yaşar ve arkadaş ilişkilerinde sorunlar yaşayabilir. Saldırgan davranışlar, eşyaları kasten zarar verme, yalan söyleme veya başkalarına fiziksel ya da psikolojik zarar verme gibi eylemler, bu rahatsızlığın yaygın belirtilerindendir. Bu durum, sadece bireyi değil, ailesini, arkadaşlarını ve sosyal çevresini de olumsuz etkiler.
Davranım bozukluğu, genetik, çevresel ve psikolojik birçok faktöre bağlı olarak gelişebilir. Örneğin, aile içi çatışmalar, ilgisizlik, duygusal ihmaller veya travmatik olaylar bu durumu tetikleyebilir. Tedavi sürecinde ise bireysel terapi, aile terapisi ve davranışsal destek programları oldukça etkili yöntemlerdir. Davranım Bozukluğu Uzman bir danışman ya da psikolog eşliğinde yapılan çalışmalar, bireyin duygusal ve davranışsal sorunlarını anlamasına ve bu sorunlarla daha sağlıklı şekilde başa çıkmasına yardımcı olabilir. Bu süreçte, aile desteği ve sabır da son derece önemlidir.
Davranım Bozukluğu Risk Faktörleri
Çocuk ve ergenlerdeki yıkıcı davranışlar çocuk ve ergen psikiyatrisinin temel konularından olup davranış bozuklukları adı altında incelenir. Başkalarının temel haklarının ve yaşa uygun toplumsal kuralların sürekli ve tekrarlayıcı biçimde ihlal edilmesi davranış bozukluğu olarak tanımlanır. Bu çocuklarda insan ve hayvanlara karşı saldırgan ve zarar verici davranışlar, güvenliği tehdit edici eylemler, hırsızlık ve ciddi kurallar ihlalleri görülür. Yalancılık da bir yıkıcı davranış özelliğidir. Mala ve eşyaya zarar verme sıktır.
- Erkeklerde kızlara oranla 2-3 kat daha fazla görülür. Genel nüfusun %5’ i bozukluk kriterlerini karşılar. Çocukluktan ergenliğe geçişte görülme sıklığı biraz daha artmaktadır.
- Düşük sosyoekonomik sınıfa dahil, özellikle de parçalanmış ve bozuk işleyişe sahip ailelerde yetişen çocuklarda daha sık görülmektedir. Genetik mirasın rolü yadsınamaz. Özellikle babasında antisosyal kişilik bozukluğu olan çocuklarda risk oldukça fazladır.
- Düşük okul başarısı, davranış rahatsızlığı ile paralel gitmektedir. Burada karşılıklı bir ilişki söz konusudur. Özellikle sözel yeteneği zayıf çocuklarda bu daha net gözlenir.
- Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu bulguları da davranış rahatsızlığı ve antisosyal davranışların devamı ve başlangıç dönemleriyle ilişkilendirilebilir. Aşırı tepkisel mizaç özellikleri, yıkıcı davranışlarda tetikleyicidir.
- Katı disiplin, aile içi şiddet, fiziksel ya da cinsel taciz ve kötü muameleye uğrayan çocuklar bozukluk geliştirme açısından daha fazla risk altındadır. Alkol ya da madde bağımlısı ebeveynlerin çocukları, tutarsız disiplin, çocuğun aşırı kısıtlanması, ihmal ve ilgi eksikliği ciddi risk faktörleridir.
- Psikiyatrik araştırmalar dişi cinsiyeti, yüksek IQ oranını, sakin mizaç özelliklerini koruyucu faktörler olarak göstermektedir. En az bir ebeveyn ya da yetişkinle olumlu bir ilişkiye sahip olmak bozukluk riskini azaltabilmektedir.
Tedavisi mümkün olan bu rahatsızlık için psikolog desteği de çok büyük önem taşır. Özel Adana Aile Danışma Merkezi bünyesindeki psikologları ile Davranım Bozukluğu alanında sizlere terapi hizmeti vermektedir.
Davranış Bozukluğu Tanı Kriterleri
Davranış bozukluğu tanı kriterleri, bireyin davranışlarının sosyal normlara, kurallara ve başkalarının haklarına uygun olup olmadığını değerlendirmek için kullanılan ölçütlerdir. Bu rahatsızlık genellikle çocukluk ve ergenlik döneminde ortaya çıkar ve bireyin çevresiyle uyumunu ciddi şekilde zorlaştırabilir. Tanı koymak için belirtilerin süreklilik göstermesi ve bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkilemesi önemlidir. Tanı süreci, uzman bir psikolog veya psikiyatr tarafından detaylı bir değerlendirme ile gerçekleştirilir.
Davranış bozukluğu tanı kriterleri, genellikle dört ana başlık altında toplanır: saldırgan davranışlar, mülke zarar verme, dolandırıcılık veya hırsızlık ve ciddi kural ihlalleri. Saldırgan davranışlar, bireyin başkalarına fiziksel zarar vermeye çalışması, kavga başlatması veya tehdit edici bir tutum sergilemesi gibi durumları kapsar. Mülke zarar verme ise bireyin eşyaları kasten tahrip etmesi, yakması veya zarar vermesi şeklinde ortaya çıkar. Dolandırıcılık ve hırsızlık, bireyin sık sık yalan söylemesi, başkalarına ait eşyaları izinsiz alması veya maddi kazanç elde etmek için manipülatif davranışlar sergilemesi gibi davranışları içerir. Ciddi kural ihlalleri ise bireyin okuldan kaçması, evden izinsiz ayrılması veya ebeveyn kurallarına uymaması şeklinde görülür.
Davranış bozukluğu tanı kriterleri, belirtilerin şiddeti ve süresine göre değerlendirilir. Bu bozukluk tanısı konulabilmesi için davranışların en az 6 ay boyunca tekrarlayıcı şekilde gözlemlenmesi gerekir. Ayrıca bu belirtilerin bireyin okul, aile veya sosyal yaşamında ciddi sorunlara yol açması beklenir. Tanı sürecinde, davranış bozukluğunun dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, depresyon gibi başka bir psikiyatrik durumdan kaynaklanmadığından emin olunmalıdır. Detaylı bir değerlendirme ve doğru tanı için uzman desteği şarttır. Tedavi süreci ise genellikle bireysel terapi, aile terapisi ve gerektiğinde davranışsal destek programları ile sürdürülür. Bu şekilde bireyin sosyal becerileri geliştirilebilir ve daha uyumlu bir yaşam sürmesi sağlanabilir.
Bir kişinin davranım bozukluğu tanı kriterleri çerçevesinde değerlendirilebilmesi için, sadece tek bir olaya dayalı davranışlar yeterli değildir. Kişinin, sürekli olarak kurallara karşı gelmesi, toplumsal normlara aykırı hareket etmesi ya da diğer insanlara karşı kayıtsız ve saldırgan olması gerekir. Bu davranışlar, kişiyi yalnız bırakabilir ve ilişkilerini, akademik ya da iş hayatını zorlaştırabilir. Aynı zamanda bu bozukluk, daha büyük psikolojik rahatsızlıkların bir belirtisi de olabilir, bu yüzden doğru tanı için profesyonel bir gözlem gereklidir.
Davranım bozukluğu tanı kriterleri içerisinde sadece dışa dönük davranışlar değil, içsel yaşantılar da göz önünde bulundurulmalıdır. Yani, bireyde yaşanan duygusal değişiklikler, depresyon ya da kaygı gibi durumlar da, bu bozukluğun tanısına dahil edilebilir. Davranım bozukluğu yalnızca fiziksel bir durum olmayıp, aynı zamanda bireyin psikolojik ve duygusal durumunu da etkiler. Bu nedenle, uzmanlar çocuklar ve gençlerde davranışsal ya da duygusal bozuklukları doğru bir şekilde ayırt edebilmek için bu kriterlere dikkatle yaklaşır.
Davranım Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri
Davranım bozukluğu DSM-5 tanı kriterleri, çocuklar ve gençlerde görülen, toplumun kabul ettiği normlara ve kurallara karşı çıkan kalıcı ve tekrarlayan davranışları tanımlar. DSM-5’e göre, bu bozukluk, kişinin sosyal ve akademik işlevselliğini olumsuz etkileyebilecek şekilde ısrarla suçlu ve agresif davranışlar sergileyen bireylerde ortaya çıkar. Tanı koymak için, kişinin davranışlarının en az 12 ay boyunca devam etmesi ve ciddi şekilde çevresindeki insanları, ailesini ya da okulunu etkilemesi gerekir. DSM-5, bu bozukluğu yalnızca davranışlarla değil, aynı zamanda kişinin düşünsel ve duygusal durumlarıyla birlikte değerlendirir.
Davranım bozukluğu DSM-5 tanı kriterleri arasında, çocukların ve ergenlerin şiddetli öfke patlamaları, başkalarına zarar verme, hırsızlık yapma ve sürekli olarak kurallara karşı gelme gibi tutumlar yer alır. Bu tür davranışlar, çocukta yalnızca birkaç hafta ya da birkaç ay içinde gözlemlenebilir. Ancak DSM-5, tanı koymak için bu davranışların sürekli ve yaygın olmasını ve bir kişinin günlük yaşamını engelleyecek kadar şiddetli olmasını gerektirir. Bu bozukluğa sahip bireyler, sıklıkla ebeveynleriyle, öğretmenleriyle ve arkadaşlarıyla sorunlar yaşarlar.
Davranım bozukluğu DSM-5 tanı kriterleri içerisinde, bu tür davranışların daha derin psikolojik bozukluklara işaret edebileceği de vurgulanır. Örneğin, bu bozukluğa sahip bireylerde genellikle depresyon, anksiyete gibi başka psikolojik durumlar da bulunabilir. DSM-5, sadece dışa yansıyan davranışlar değil, aynı zamanda içsel duygusal ve bilişsel durumları da göz önünde bulundurur. Bu şekilde daha doğru ve kapsamlı bir tanı koymak mümkündür. Bu nedenle, çocuklar ve ergenlerde görülen davranım bozuklukları, uzmanlar tarafından detaylı bir şekilde değerlendirilmelidir.
Ailelere Öneriler
- Aileler aşırı koruyucu, kollayıcı davranmamalı.
- Çocuğun yaşına uygun kurallar koymalı.
- Konulan kurallarda tutarlı olmalı.
- İstenmeyen davranışların nedenini basit ve kısa olarak açıklamalı.
- TV ye sınır getirmeli: 0-2 yaş yasak. 2 saati aşmayan birlikte izleme süreleri olmalı.
- Çocuğun kendi yaş grubu içinde olması önemlidir. Kreş, yuva, ana okulu önerilir.
- Anne ve baba ayrı ayrı ve hep birlikte kaliteli zaman geçirmeli.
- Çocuğu sosyal aktivitelere ve spora yönlendirmeli.
- Aileler çocuklarına ilişkin beklentilerinde gerçekçi olmalı.
Özel Adana Aile Danışma Merkezi bünyesindeki uzman psikologları ile Davranım Bozukluğu alanında da terapi ve danışmanlık hizmeti vermektedir. Detaylı bilgi için bizlere iletişim numaramızdan ulaşabilirsiniz. Sabah 9 akşam 7 saatleri arasında bizlere aşağıdaki telefonlardan ulaşabilirsiniz.
Telefon :
0 (537) 776 6262
0 (535) 977 0407