Ağlayan Çocuğa Sınır Koymak
Bazı çocuklar için ağlamak iletişim, ihtiyaç, alışkanlık haline gelmiş olabilir. Ağlayan çocuğa sınır koymak yerine herhangi bir şekilde susturmaya çalışmak o an için uygulanmış bir çözümdür. Altında yatan tüm sebepler aranmalı, yapılan yanlışlar ortaya dökülerek maddeler halinde sıralanmalı ve sınırlar çizilmelidir. Çocuklar yorgun, aç veya rahatsız olduklarında ağlama krizleri olabilir. İstedikleri bir şeye (oyuncak ya da şekerleme gibi) sahip olamadıkları için ya da istediklerini yaptıramadıkları için (ebeveynlerinin hemen onlara dikkat etmesini sağlamak ya da bir kardeşin vazgeçmesini sağlamak gibi) sinir krizi geçirebilirler. Hayal kırıklığı ile başa çıkmayı öğrenmek, çocukların zamanla kazandığı bir beceridir. Ağlama nöbetleri, dil becerilerinin geliştiği yaşamın ikinci yılında yaygındır. Yeni yürümeye başlayan çocuklar her zaman istediklerini veya ihtiyaç duyduklarını söyleyemedikleri ve duyguları tanımlayan kelimeler daha karmaşık olduğu ve daha sonra geliştiği için, sinir bozucu bir deneyim sinir krizine neden olabilir. Dil becerileri geliştikçe, öfke nöbetleri azalma eğilimindedir. Yeni yürümeye başlayan çocuklar, çevreleri üzerinde bağımsızlık ve kontrol isterler – gerçekten baş edebileceklerinden daha fazla. Bu, bir çocuğun “Kendim yapabilirim” veya “İstiyorum, bana ver” diye düşünmesi güç mücadelelerine yol açabilir. Çocuklar bunu yapamayacaklarını ve istedikleri her şeye sahip olamayacaklarını keşfettiklerinde öfke nöbetleri geçirebilirler. Çocuklar kendilerine ait alanların neresi olduğunu, özgürlüklerinin başladığı ve bittiği yerleri bilirlerse, bu alan içinde özgürce gelişebilirler. Ancak biz bu duvarları net bir biçimde çekmezsek çocuklar bazen yaptıkları girişimlerde alkışlanır bazen de engellenirler ve bu onların kendilerini suçlu, yetersiz hissetmelerine yol açar. Bu hisler ilerleyen dönemde içe kapanma, aşırı utangaçlık veya öfke kontrolü problemi, engellenmeye karşı dirençle kendini gösterir. Bu sebeple ağlayan çocuğa sınır koymak net bir şekilde olmalıdır.
Öfkeli veya bunalmış hissettiğinde bir çocukla konuşmaya çalışırsanız, ona ne söylediğinizi her zaman algılayamaz ve anlayamaz. Bu nedenle, konuşurken her kelimeyi çok yavaş ve sakin bir şekilde söylemek ve çok basit bir dil kullanmak yardımcı olabilir. Sakinliğiniz ve yumuşak, yavaş ve nazik tonlarınız onlara iyi gelebilir ve duygularını düzenlemelerine yardımcı olabilir. Bazen çocuk stres altındayken ya da duygusal bir patlama yaşarken sakin bir figür olarak orada bulunmak gerekir. Yanlarında olduğunuzu ve yalnız olmadıklarını bilmelerini sağlayın. Sahip oldukları öfke nöbetinin kontrol edilebilir olduğunu ve alarm için bir neden olmadığını hissetmelerine yardımcı olun. Bir çocuk, ne zaman öfke nöbeti geçirse, güvenli bir ortamda olduklarını ve yardımın el altında olduğunu her zaman hissetmelidir. Çocukta öfkenin veya duygunun yükselmesine neyin sebep olabileceğini düşünün. Ne olduğunu biliyorsanız, aynı zamanda onlar için ne olduğunu düşündüğünüzü, anlaşıldıklarını hissettirecek şekilde heceleyebilirsiniz. Örneğin, “Biri oyuncağını elinden aldığında seni kötü hissettirebileceğini biliyorum.”
Bunların aksine çocuğunuzu ‘sus, dur, yapma’ gibi umursamaz emir kipleri ile ona bağırarak tehdit etmeye yönelirseniz; ne o an için ne de ileriye yönelik hiçbir olumlu sınırı koyamazsınız. Çocuğunuz bu durumda sizden bir şey öğrenemediği için gidilen her ortamda aynı şekilde davranmaya devam edecektir.
Yanlış davranışları önlemek ve anne-babanın kuralları, çocuğa en net biçimde, arada iletişim sorunu olmadan aktarabilmesi için merkezde çocuğun olduğu ve çocuk için anne-baba tarafından uygulanması ve uygulanmaması öngörülen bir yöntemler bütünü bulunmaktadır. Sınırlar, çocuklara korundukları, güvende oldukları ve değer verildikleri duygusu kazandırır. Aile içi kurallara uymalarını, işbirliği yapmalarını, otoriteye saygı duymalarını, sorumluluk kazanmalarını sağlar. Sorumluluk kazandırır. Sınırlar hem onaylanan davranışları tanımlayan hem de çocuğa hatalı davranışlarını düzeltme fırsatı veren eğitici ve öğretici bir etkiye sahiptir. Bir kısım ebeveyn sınır koymak ile ilgili bu gibi yanılgılarından dolayı sert ve mesafeli bir duruş sergileyerek çocuklarını disipline etmeye çalışırken, bir kısım ebeveyn de yine bu yanılgılarından dolayı çocuklarına ve ilişkilerine zarar vermekten korkarak çocuklarına sınır koymaya çekinirler. Ancak her iki davranış biçimi de çocuğun ruh sağlığına ve aile içi ilişkilere farklı şekillerde zarar verir. Çocuğa şefkatle ve saygıyla yaklaşarak ve aradaki güven bağını koruyarak sınır koymak mümkündür.
Elbette ki her çocuk birbirinden farklıdır. Fakat çocuklarımızın yapısı ne olursa olsun, onlar doğru bildirimlerle güvenle ve gelişerek büyürler.
Siz de bu konuda destek almak isterseniz Özel Adana Aile Danışma Merkezi bünyesindeki uzman psikologları ile sizlere bu alanda da terapi hizmeti vermektedir. Detaylı bilgi için bizlere iletişim numaramızdan ulaşabilirsiniz. Sabah 9 akşam 7 saatleri arasında bizlere aşağıdaki telefonlardan ulaşabilirsiniz.
Telefon :
0 (537) 776 6262
0 (535) 977 0407